Ana SayfaBatı Trakya HaberHaberler

Dini özgürlükte eşit uygulama mı?

11/02/2022

İlahiyatçı-Yazar Selahattin Kesit, Trabzon’daki Sümela Manastırı’nda müzikli klip çekilmesi sonrası Yunanistan’ın gösterdiği tepkilere ilişkin bir yazı kaleme aldı.

Benzer olayların Yunanistan’da da yaşandığına dikkat çeken Kesit, “Daha yakın geçmişte İskeçe İli’nin Şahin köyü camisinde sanat adı altında bir ibadet mekanında olmaması gereken uygunsuz kıyafetler ile çekim yapan şahıslar nerede olduklarını bilmiyorlar mıydı” ifadelerini kullandı.

“Meseleyi sende TU KAKA, bende AK-PAK olarak kabullenmek insani ve inanç değeri ile bağdaşmayan bir hareket olarak ele almak gerektiği vurgusunu yapmaya çalışıyoruz” sözleriyle değerlendiren Yazar Selahattin Kesit’in kaleme aldığı yazının tamamı şöyle:

Yunanistan’ın gündemini meşgul eden ve kilisenin yanı sıra siyasilerin de gündem olarak kendilerine seçtiği konulardan biri de Türkiye’de Trabzon Sümela manastırında çekilen şarkı video klibi oldu.

Yunanistan Kilisesi Başpiskoposu İeronimos tepkisini dile getirirken şu ifadeyi kullanıyor: “«Όλα αυτάείναι θλιβεράγεγονότα και δείχνουντην πλευράτης αθλιότητος πουδενείναι μόνοστηνΤουρκία, είναι και εδώ»”– (https://www.real.gr/koinonia/arthro/ieronymos_gia_im_panagias_soumela_ston_ponto_thlibera_gegonota_deixnoun_tin_pleura_tis_athliotitos_toso_stin_tourkia_oso_kai_edo-808291/)

“Bütün bunlar can sıkıcı gerçeklerdir ve sefaleti de göstermektedir ki bunlar sadece Türkiye’de değil, burada da var.”

Kilisenin başı açık bir üslûp ile bu durum her nerede olursa olsun, ister bahse konu ülkede, isterse de burada, bizim ülkemizde olsun kabul edilemez, reddedilmesi gereken hareketler olmalıdır.

İeronimos ifadesinde “burada da var” söylemiyle bir gerçeği gözler önüne seriyor. Sadece başka tarafa bakmayın, biraz da kendi ayakkabılarınızı temizleyin, diyor.

O öyle diyor ama, medya kendi bildiği manipülasyonu uyguluyor. İeronimos’un cümlesini yarıda kesiyor, “burada da var”ı görmüyor, okumuyor, aktarmıyor, yayınlamıyor.

Siyasiler de medyadan farksız bir üslûp ve demeç ile aynı söylemleri tekrar ediyorlar. İzledikleri strateji, onların kulvarında meseleyi sulandırmak, zihinlerden uzak tutmak taktiğidir.

Benzer olayların ülkemizde yaşananları herkes biliyor. Daha yakın geçmişte İskeçe İli’nin Şahin köyü camisinde sanat adı altında bir ibadet mekanında olmaması gereken uygunsuz kıyafetler ile çekim yapan şahıslar nerede olduklarını bilmiyorlar mıydı? Bilmemeleri mümkün değil. Günlük beş vakit ibadet yapılan bir camiden bahsediyoruz. Öyle metrûk bir mekândan, kaderine terk edilmiş bir yapıdan bahsetmiyoruz. Bu durum yaşam alanı olarak Müslüman Türkler’ce yaşanılan yerleşim alanında vuku buluyor. Müslümanların bulunmadığı bölgeden bahsetmiyoruz.

Bu hassasiyeti zamanın siyasilerinden bu boyutta bir tepki olarak görmedik. Kem-küm ile meseleyi geçiştirdiler. Bu örneklemeleri yaparken, bir tarafı haklı, bir tarafı da haksız olarak ispatlamak için vermiyoruz. Meseleyi sende TU KAKA, bende AK-PAK olarak kabullenmek insani ve inanç değeri ile bağdaşmayan bir hareket olarak ele almak gerektiği vurgusunu yapmaya çalışıyoruz.

Burada dikkat çeken önemli husus ise, kilisenin başı İeronimos’a hiçbir kurumdan, kanaldan, şahıstan vs bir nebze olsun bir kelimelik tepki, karşı fikir beyanı gelmemiş olması.

“Sen ne diyorsun” diyen olmadı!

Neden acaba ?

İeronimos söylediklerinde haklı olduğundan mı ?

Kilise, siyasi iktidarın da üzerinde bir güce sahip ve buna karşı koymaktan mı çekiniyorlar?

Önceki Siriza Hükümeti’nde Yunanistan Meclisine adeta bir baskın mahiyetinde bakanların kürsülerine oturarak iktidara meydan okuduklarında, tepkiler “yöntemin yanlış olduğu” üzerine şekillendi. Demokraside bunlar olamaz, siyasi iktidara bu bir darbedir söylemleri ise gür ses olarak hiç duyulmadı.

Bu bir güç gösterisiydi. Ve eylemeleriyle öyle de ilan ettiler.

Geçen hafta Girit Papazının Taht’a çıkışını (Cülûsü) canlı izlemek için nerede ise oraya gitmeyen siyasetçi kalmamış. Başbakan, Eğitim Bakanı ve diğer siyasilerin kameralara demeçlerini medyadan takip ettik. Cülûse katılamayan siyasilerin yazılı başarı temennileri de aktarıldı izleyenlere.

Bu onların inanç kutlamaları, inandıkları gibi uygulayabilirler.

Lakin bu kutlama beyanlarının içinde iktidarın bir hükümet olarak faaliyeti, fonksiyonu, etkisi, MÜDAHALESİ ne idi !!!

Onu göremedik!

İktidar, Eğitim Bakanlığı aracılığı ile neden kilise papazını kendisi tayin etmiyordu da, kilise kendi bildiği kuralı üzerinden istediği usüller ile kendi papazını seçiyordu?

Ve bu seçimden kimsenin haberi olmuyordu. En azından bizim takip edebildiğimiz kadar medyada göremedik. Sadece sonucunu gördük.

Bu ülkenin Eğitim Bakanlığı sadece kilise dışındaki başka inanç sahiplerine mi bakanlık yapıyor, zoraki din adamı atamasını kendi memur hakkı gibi yapıyor.

Benim kendi dini temsilcimi seçme insani hakkım, dini özgürlüğüm neden olmuyor !!!

Benim dinime müdahale eden yönetim, kendi dinine neden müdahale etmiyor !!!

Hristiyanlık inancı inanç da, Müslümanlık inanç değil mi !!!

Benim inanç hürriyetimi elimden alan bir iktidar, bana istemediğim, seçmediğim bir şahsı zorla senin dini liderin budur diye sıkılmadan dayatıyor ve bunu benimsemeye mecbur bırakıyor.

Ve bunu birde (size layık gördüğümüz) demokrasi kılıfı diye zorla dayatıyor.

Neymiş efendim ?

Müslümanlarda Şeriat varmış !

Kadılık varmış !

Aile Hukuku varmış !

Miras varmış !

Halifelik varmış (her nerede görüyorlarsa) ya da onu anımsatıyormuş !

Müslüman Din Adamları Yunanistan Bütçesinden ödeniyorlar, dolayısı ile benim ödediğim benim memurumdur.!

Vs … vs.

Peki Hristiyanlıkta Hristiyanlığın Şeriatı yok mu !

Onu mu söylüyorsunuz?

Hristiyanlıkta Kadılık yok mu!

Onu mu söylüyorsunuz ?

Hristiyanlıkta Aile Hukuku yok mu!

Onu mu söylüyorsunuz ?

Hristiyanlıkta Miras Hukuku yok mu!

Onu mu söylüyorsunuz ?

Hristiyanlığın Halifeliği yok mu !

Onu  mu söylüyorsunuz ?

Hristiyan Din Adamları Yunanistan bütçesinden ödenmiyorlar mı!

Onu mu söylüyorsunuz ?

Öyle ise kanuni düzenleme ile “kilisede bunların hiçbiri yok” diye tescil edin.

Yapmıyorsunuz.

Kilisenin temsilcileri nereden ödeniyor? Yunanistan Bütçesi’nin dışında başka bir ödeme bütçesinden mi. Onlar neden siyasi iktidarın memuru olup da bakanlık memuru gibi atanmıyor!

Mesele Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı olunca kanunlar bir gecede değişiyor. Anayasaya uygunmuş, değilmiş önemli değil. Önemli olan birilerinin ihtiraslarına cevap vermesi.

Mesele dini özgürlük mü?

Hristiyan özgürlüğü mü?

Dini özgürlük olsaydı benim inancıma da anayasanın tanıdığı haklar bana verilirdi.

Demokrasi söylemlerinin altında biz “Dini İnanç Özgürlüğü” göremiyoruz.

Hem de siyasilerin “örnek alınması gereken özgürlük” diye bahsettikleri bir yaşam ortamından.

Sözde değil yaşamın içinde göremiyoruz.

Bundan böyle demokrasi söylemini “kişinin hakkı olanı o’na aittir” anlayışından “biz sana neyi layık görürsek” anlayışına evirmemiz gerekir herhalde!

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu